Hz. Peygamber’e (a.s.m.) inanıp tabi olan Müslümanlar, daha bir elin parmakları adedini geçmemişti. İslam davası henüz gizli yayılma devresindeydi. Hz. Peygamber’in (a.s.m.) etrafında kenetlenmiş beş bahtiyar sahabi, âdeta cemiyetin bütün tabakalarının temsilcisi durumundaydı. Bunlar kadınlardan Hz. Hatice, çocuklardan Hz. Ali, hür erkeklerden Hz. Ebû Bekir, azatlı kölelerden Hz. Zeyd bin …
DevamıFeyruz bin Deylemî (r.a.)
Feyruz bin Deylemî (r.a.), İran hükümdarının Habeşlileri Yemen’den sürüp çıkarmak için gönderdiği İranlıların çocuklarındandır. Hicret’in 10. yılında Müslüman oldu. Resûlullah’ı görmek, onun sohbetinde bulunmak için bir heyetle birlikte Medine’ye geldi. Peygamberimize, “Yâ Resûlallah, bizim nereden geldiğimizi biliyorsunuz. Bizler Müslüman olduk. Velimiz, yardımcımız kimlerdir?” diye sordular. Peygamberimiz, “Allah ve Resûlü!” buyurunca, …
DevamıEbu Süfyan Bin Haris (r.a.)
Peygamber Efendimizin (asm) amcası Haris’in oğludur. Halime, Peygamber Efendimiz ile birlikte onu da emzirdiğinden süt-kardeş olmuşlardır. Çocukluğu ve gençliği yaşıtı olduğu Peygamber Efendimiz ile birlikte geçmiştir. Peygamber Efendimize büyük bir sevgi ile bağlanmış, ancak Peygamberliğin ilanı ile birlikte müşrikler safına geçerek düşmanlık yapmaya başlamıştır. Şair olup, yazdığı ve okuduğu şiirlerle …
DevamıAbbas bin Abdülmuttâlib (r.a.)
İslamiyet’ten önce de Kâbe’ye hizmet kutsi bir vazife kabul edilirdi. Bu mukaddes vazifeyi Kureyş’in asil ailelerinden olan Hz. Abbas’ın ailesi yerine getirirdi. Kâbe’yi tamir eder, ziyaret edenlere su dağıtırlardı. Kâbe’ye hizmet, bu ailenin bir geleneğiydi. Hz. Abbas henüz çocuktu. Bir gün kayboldu. Annesi her tarafı aradı, fakat bir türlü onu …
DevamıEsma bin Hârise (r.a.)
Hz. Peygamber’in (a.s.m.) müderris ve muallimliğini yaptığı Suffe Medresesi talebelerinin her biri ayrı bir meziyet, ayrı bir kabiliyet, ayrı bir fazilete sahiptir, İnsanın fıtri hususiyetlerini, Kur’âni düstur ve prensiplerin emri çerçevesinde daima dikkat nazarında bulunduran Resûlullah, bu ulvi medresenin talebelerinin her birinin kalbine nübüvvet nurundan inikaslar sağlamıştı. Suffe Ashâbı’nın kimisi …
DevamıEs’ad bin Zürâre (r.a.)
Resûlullah’tan birçok mucize gördükleri hâlde, Mekke müşrikleri ona inanmamakta ısrar ediyorlardı. Bununla da kalmayarak, Müslümanları ağır işkencelere maruz bırakıyorlardı. Bütün bu eza ve cefalar karşısında dahi Peygamberimiz tebliğ vazifesinden bir an bile olsa geri durmuyor, insanları Allah’ın varlığına ve birliğine inanmaya davet ediyordu. Peygamberimiz (a.s.m.) her yıl hac mevsiminde çevreden …
DevamıErkam bin Ebi’l-Erkam (r.a.)
Safâ Tepesi eteklerinde bulunan bir evin büyükçe bir odasında bir avuç Müslüman, İki Cihan Serveri’nin mübarek ağızlarından dökülen nurlu kelimeleri dinlerdi. Bu bir avuç Müslüman üzerindeki zulüm ve baskı henüz son bulmadığından, evin civarında bulunan nöbetçiler devamlı olarak etrafı gözetlerlerdi. Hemen her gün birkaç kişi bu mesut haneye gelir, küfrün …
DevamıEnes bin Nadr (r.a.)
Enes bin Nadr (r.a.), Medineliydi. Meşhur sahabi Enes bin Mâlik’in amcasıydı. Medine’de İslam güneşinin doğduğu ilk yıllarda Müslüman olmuştu. Onun Resûlullah’ın yanında ayrı bir yeri vardı. Peygamberimiz kendisini çok sever, zaman zaman iltifatta bulunurdu. Bir defasında kız kardeşi, bir kadının birkaç dişini kırmıştı. Enes bin Nadr’ın (r.a.) ricasına rağmen kısas …
DevamıEnes bin Mâlik (r.a.)
O gün Medine, Kâinatın Efendisi’ni karşılamaya hazırlanıyordu. Yedisinden yetmişine herkes sokaklara dökülmüştü. O zamana kadar görülmemiş bir sevinç ve heyecan dalgası her tarafı kaplamıştı. Medinelilerden bir grup, misafirlerini şehrin dışında bekliyordu. Çocuklar neşe içinde koşuşuyor, yaşlılar heyecanla söyleşiyordu. Herkes Mekke’den gelecek olan aziz misafiri sabırsızlıkla bekliyordu. Hz. Peygamber (a.s.m.) ufukta …
DevamıEbû Zer el-Gıfârî (r.a.)
Asıl ismi “Cündüb bin Cünâde” olan Ebû Zer, kabilesinin hırçın tabiatlı, cesur bir ferdi idi. Cahiliye Devri’nde süvarilerin önünü kesmekle tanınırdı. Bu sebeple Medine civarındaki kabileler, Gıfarlı Ebû Zer’den bir hayli rahatsızdı. Günün birinde Mekke’den kulağına bir haber ulaştı: “Biri çıkmış, Kureyşlilerin dinine meydan okuyormuş, yeni bir din getiriyormuş. Kureyşliler …
Devamı