Resûlullah’ın (a.s.m.) haklarında, “Ashâbım yıldızlar gibidir, hangisine tabi olursanız hidayete erişirsiniz.”[1]buyurdukları sahabilerin her biri bizler için ibret ve örneklerle dolu bir hayatın sahibidir. Her sahabiden alacağımız dersler vardır. Mus’ab bin Umeyr de (r.a.) bu mümtaz insanlardan biridir. Bu yıldız sahabi, İslam’ı kabul etmeden önce Mekke’nin en sevilen, genç ve itibarlı …
DevamıMugîre bin Şû’be (r.a.)
Akıl ve zekâları, muhakeme ve üstün kabiliyetleri dolayısıyla Araplar tarafından “dâhi” denilen dört zatın birisi de Mugîre bin Şu’be’dir.[1]Hz. Mugîre, büyük meseleleri halletmekte son derece mahirdi. Bir dava ne kadar müşkil olursa olsun, onu çözmek için mutlaka bir çıkar yol bulurdu. En dehşetli hadiseler karşısında dahi şaşkınlığa kapılmaz, soğukkanlı olarak …
DevamıMuâz bin Cebel (r.a.)
Muâz bin Cebel (r.a.), Akabe Biatı’nda daha 18 yaşındayken Müslüman olmuştu. Medineli olup, Hazreç kabilesinin Benî Seleme koluna mensuptu. Resûlullah’ın ifadesiyle, ümmete karşı en merhametli olan Hz. Ebû Bekir, Allah’ın emrini ifa hususunda en serti Hz. Ömer, hayâ bakımından en doğru olan Hz. Osman (r.a.), feraizi (miras hukukunu) en iyi …
DevamıMuammer bin Abdullah (r.a.)
Hz. Muammer, İslamiyet’in ilk yıllarında Müslüman oldu. İkinci kafileyle Habeşistan’a hicret etti. Bir müddet sonra Mekke’ye tekrar döndü. Medine’ye hicret etmekte biraz gecikti, bu sebeple savaşlara iştirak edemedi. Veda Haccı’na katıldı. Peygamberimizin hizmetinde bulundu. Resûlullah’ın devesi üzerinde bulunan “mahmil”i düzenlemekle vazifelendirilmişti. Bir defasında iyice bağlamadığı için “mahmil” yolda sallanmaya başladı. …
DevamıMikdad bin Esved (r.a.)
İslam’ın kurtarıcı elinin ulaştığı insanların sayısı gün geçtikçe artıyordu. Ancak Müslümanlar, müşriklerin hiçbir fayda ve zararı dokunmayan putları bırakarak Cenâb-ı Hakk’a iman etmeyi büyük bir suç olarak görmeleri sebebiyle, imanlarını gizlemeye mecbur kalıyorlardı. İşte bu kritik zamanda hiç tereddüde düşmeden iman eden bahtiyarlardan birisi de Mikdad bin Esved idi (r.a.). …
DevamıMeysere bin Mesrûk (r.a.)
Peygamberimiz (a.s.m.) nerede bir topluluk görse, hakkı tebliğ ediyor, ilan ediyordu: Ukkaz’da, işte Mecenne’de, işte Zülmecâz’da… Kabile kabile dolaşıyor, hakikat çekirdeklerini, iman tohumlarını atıyordu. Kovuluyor, hakaretlere maruz kalıyor, ama yine yılmıyordu. Bu tohumlar belki yıllar sonra meyve verecekti. O, “hakkı tebliğ” vazifesini yerine getiriyordu. İşte, Muharib bin Hafsaoğulları yurdunda 120 …
DevamıMâlik bin Sinan (r.a.)
Hayat yükü, geçim sıkıntısı, çoluk çocuk derdi bütün ağırlığıyla omuzundaydı. Zaruri ihtiyaçlarını bile zor şartlar altında karşılıyordu. Dünyalık namına elinde ne varsa hepsini de kaybedince bütünüyle fakr u ihtiyaç içinde kaldı. Ailesine bir avuç hurma, çocuklarının açlığını bastıracak bir parça ekmek temininde güçlük çekmek, bir baba için ne kadar dayanılmaz …
Devamı