Sahabiler kendilerine muarız olan o çevrede, bütün dünyanın karşılarında olduğu o zamanda, Peygamber Efendimize (a.s.m.) öylesine gönülden bağlanmış, ona öylesine gönül vermişlerdi ki, onun uğrunda anadan babadan, yârdan serden, maldan mülkten geçmişlerdi. Her şeylerini onun getirdiği hidayet güneşinin dünyayı aydınlatması, önündeki engellerin bertaraf edilmesi yolunda feda etmişlerdi. Resûlullah’a (a.s.m.) olan …
DevamıKâ’b bin Züheyr (r.a.)
Ka’b, şair bir sülaleden geliyordu. Babası Züheyr kuvvetli bir şairdi. Yahudi ve Hıristiyanların meclislerine devam ederdi. Bu sebeple yakında bir peygamberin çıkacağını biliyordu. Züheyr bir gece rüyasında gökten bir ip uzatıldığını, elini uzattığı hâlde onu tutamadığını gördü. Bunu, çıkacak peygambere kendisinin yetişemeyeceğine yordu. Çocuklarına, ona yetişirlerse iman etmelerini vasiyet etti. …
DevamıKâ’b bin Ucre (r.a.)
Medineli olan Hz. Ka’b, Peygamberimize büyük bir muhabbetle bağlıydı. Resûlullah’ı üzgün veya düşünceli görse sebebini sorar, yapabileceği bir şey varsa hemen harekete geçerdi. Bir defasında Resûlullah’ı ziyaret etmişti. Mübarek simasının biraz solgun olduğunu gördü. “Anam babam size feda olsun, yâ Resûlallah! Neyiniz var?” diye sordu. Peygamberimiz, “Üç gündür ağzıma bir …
DevamıKâ’b bin Mâlik (r.a.)
Hayat baştan sona imtihanlarla doludur. Bilhassa müminler bu neviden imtihanların en şiddetlileriyle karşı karşıyadırlar. Bu itibarla, ömrünün büyük bir kısmını istikamet üzere ve İslami hizmetlerin ön safında geçiren bir müminin, bir gün gelip de nefsin hilelerine kapılmayacağı hususunda en küçük bir teminatı mevcut değildir. Eski hayatına ve hizmetlerine bakıp da, …
Devamı