Hz. Ali (ra) Hz. Ali bin Ebi Talib (r.a) Hz. Ali, Peygamber Efendimizin amcası Ebû Tâlib’in oğluydu. Ebû Tâlib, maddi durumu iyi olmamasına rağmen, uzun yıllar Peygamber Efendimizi kendi yanında büyüttü. Hattâ o sofraya gelmeden ailesinden kimseyi yemeye başlatmazdı. Çok tecrübelerle, Peygamberimizin “bereket sebebi” olduğunu biliyordu. Resûlullah (a.s.m.), Hz. Hatice’yle …
DevamıAbdullah bin Cübeyr (r.a.)
Hz. Abdullah, İkinci Akabe Biatı’nda bulunmuş, hicret ettiği takdirde Resûlullah’ı hayatı pahasına koruyacağına dair söz vermişti. Putları hiç sevmezdi. Sehl bin Hüneyf (r.a.) ile birlikte geceleyin müşriklere ait tahtadan yapılmış putları kırarlar, yakmaları için sahabilere getirirlerdi. Hz. Abdullah, İslam’ın kahraman bir mücahidiydi. İyi ok atardı. Peygamberimize itaatte kusur etmezdi. Peygamberimiz …
DevamıAbbas bin Abdülmuttâlib (r.a.)
İslamiyet’ten önce de Kâbe’ye hizmet kutsi bir vazife kabul edilirdi. Bu mukaddes vazifeyi Kureyş’in asil ailelerinden olan Hz. Abbas’ın ailesi yerine getirirdi. Kâbe’yi tamir eder, ziyaret edenlere su dağıtırlardı. Kâbe’ye hizmet, bu ailenin bir geleneğiydi. Hz. Abbas henüz çocuktu. Bir gün kayboldu. Annesi her tarafı aradı, fakat bir türlü onu …
DevamıAyyaş bin Ebî Rabîa (r.a.)
Türkçe’mizde farklı bir manaya bürünen “ayyaş” kelimesi, Peygamberimizin yakın sahabilerinden birisinin ismidir. “Güzel bir hâle sahip, dirlikli, müreffeh yaşayan” manalarına gelen bu kelime, “zahireci ve ekmekçi” manasında da kullanılmaktadır. Hz. Ayyaş, İslam davetine ilk uyan bahtiyarlardandır. Peygamberimizin, İlahî dini ilan ettiği ilk günlerde nurlu kervana katılanlar arasında o da vardı. …
DevamıÂsım bin Sâbit (r.a.)
Saadet Asrı’nda şirkin, küfrün ve zulmün karanlıklarından kurtulanlar, İslam nuruna kavuştuktan sonra hayatlarında tamamıyla bir değişiklik oluyor ve eski hayatlarıyla alakalı her şeyi terk ediyorlardı. İslam’dan önceki hayatlarını hatırlatan bir iş ve bir hadise onlara büyük ıstırap veriyordu. Bu ruh hâli Akabe Biatı’ndan önce Müslüman olmuş olan Medineli Âsım bin …
DevamıÂmir bin Füheyre (r.a.)
Cehalet ve zulmün en dehşetlisinin hüküm sürdüğü, işkence ve vahşetin en korkuncunun işlendiği bir devir. Kimsesiz ve zayıf insanların köleleştirildiği, hayvanlara dahi reva görülmeyen işlerde çalıştırıldığı günler. Varlıklı, asil ve zalim kişilerin dünyayı kana buladığı, gökyüzüne ürkütücü bulutların çöreklendiği seneler: Cahiliye Devri… İnsanların her türlü felaket içinde bocaladığı anda hak …
DevamıÂmir bin Ebî Vakkas (r.a.)
Hz. Âmir, cennetle müjdelenen 10 sahabiden biri olan Sa’d bin Ebî Vakkas’ın (r.a.) kardeşiydi. İslamiyet’in ilk yıllarında Hz. Sa’d vasıtasıyla Müslüman oldu. Annesi, Hz. Sa’d gibi, Hz. Âmir’in de Müslüman olmasından rahatsız oldu. Dinini terk etmedikçe gölgelenmemeye, bir şey yiyip içmemeye yemin etti. Hz. Âmir o sırada henüz küçüktü. Fakat …
DevamıAmr bin Ümeyye (r.a.)
Peygamber yıldızlarının ön safında yer alan sahabilerden biri olan Amr bin Ümeyye’nin yaşadığı en mühim hadiselerden biri, 39 sahabinin şehit olmasıyla neticelenen Bi’r-i Maûne Vakası’dır. Nadiroğulları kabilesi, Resûlullah’tan kendilerine İslamiyet’i anlatacak kimseler göndermesini istemişti. Bunun üzerine Resûlullah, 40 sahabiden meydana gelen bir kafileyi Nadiroğullarının reisiyle birlikte gönderdi. Kafile “Bi’r-i Maûne” …
DevamıAmr bin Sâbit Uhayrim (r.a.)
Amr bin Sâbit, “Uhayrim” lakabıyla tanınıyordu. Amr (r.a.) Medineliydi. Bütün kavmi Müslüman olduğu hâlde, o tek başına Müslümanlara muhalefete devam ediyordu. Uhud Savaşı devam ederken Medine’de kalan Uhayrim’i bir düşünce kaplamıştı. Müslümanların inandıkları dava uğrunda canla başla çalışmalarının ve hiçbir fedakârlıktan çekinmemelerinin sebebi neydi? Uhayrim bunu düşünüyor, düşündükçe iman nuru …
DevamıAmr bin Cümûh (r.a.)
Medine’de İslam nuruyla şereflenenler günden güne çoğalıyordu. İkinci Akabe Biatı’ndan dönen Müslümanlar, şevkleri daha da artmış bir vaziyette İslam’ı tebliğ etmeye ve halkayı günden güne genişletmeye devam ediyorlardı. Biata katılmış olan genç Müslümanlardan birisi de Muâz bin Amr (r.a.) idi. Hazreç kabilesinin Benî Seleme koluna mensuptu. Kendisiyle birlikte, aynı kabileye …
Devamı