Anasayfa / 2013 / Kasım

Haftalık Arşiv

Tuleyb bin Umeyr (r.a.)

Hz, Tuleyb (r.a.) cevval, atılgan ve cesur bir gençti. Ruhu şirk dumanlarıyla ka­rar­mayan temiz bir delikanlıydı. Henüz 14-15 yaşlarında, çocuk denecek bir çağda olma­sına rağmen akl-ı selimi ona yardım etmiş, Peygamberimizin nu­ruyla müşerref olma bahtiyarlığını kazanmıştı. İslam’ın ilk yıllarıydı… Peygam­berimiz, Hz. Erkam’ın evinde bulunuyor, gizli olarak hakka daveti sürdürüyor­du. Hz. …

Devamı

Tufeyl bin Amr (r.a.)

Kavurucu çöl sıcakları her zamanki gibi toprağı ve insanları yakmaya devam ediyordu. En küçük bir gölge, bir avuç su ve hafif bir serinlik büyük bir saadet­ti. En dehşetlisi, Arap topraklarını ve Arap halkını küfür, şirk, zulüm ve vahşet kavuruyordu. Ama insanlar artık günden güne serinliğe, âb-ı hayata ve saadete kavuşuyorlardı. …

Devamı

Temîmü’d-Dârî (r.a.)

Aslen Filistinliydi. Hıristiyanların ileri gelen âlimlerinden biriydi. Hicret’in 9. senesinde bir heyetle Şam’dan Medine’ye, Re­sû­lul­lah’ı (a.s.m.) görmeye gelmiş ve görüştükten sonra da İslam’la şereflenmişti. Peygamberimiz (a.s.m.) onların kalplerini İslam’a iyice ısındırmak için, bir is­tekleri olup olmadığını sordu. Temîmü’d-Dârî diğer arkadaşlarıyla birlikte Re­sû­lul­lah’tan (a.s.m.) ne isteyeceklerini istişare edip, Kudüs köylerinden olan …

Devamı

Şucâ bin Vehb (r.a.)

Hz. Şucâ, İslam davetine ilk uyanlardandı. Habeşistan’a ve Medine’ye hicret ederek iki defa muhacir oldu. Başta Bedir ve Uhud olmak üzere Peygamberimizle birlikte bütün savaşlara iştirak etti. Büyük kahramanlıklar gösterdi. Hudeybiye Sulhü’nden sonra Peygamberimizin çeşitli hükümdarlara gönder­diği elçilerden biri de Hz. Şucâ idi. Re­sû­lul­lah onu bir mektupla Şam havalisine, Hâris …

Devamı

Şeybe bin Osman (r.a.)

Şeybe intikam hırsıyla yanıp tutuşuyordu. En sevdiği varlığı, babası Osman bin Ebî Talha, Uhud Savaşı’nda Müslümanlar tarafından öldürülmüştü. Hem de öl­düren, Re­sû­lul­lah’ın en yakın akrabalarındandı… Şeybe, babasının intikamını almak için çırpınıyordu. Planlar kuruyor, desise­ler hileler arıyordu. O doymak bilmez hırsı ancak Re­sû­lul­lah’ın öldürülmesiyle tatmin olabilirdi. Bunu kafasına koymuştu. Uhud Savaşı’nda …

Devamı

Şeddad bin Evs (r.a.)

Medine “Peygamber şehri” olunca mübarekliğe büründüğü gibi, artık “Medine-i Mü­nevvere” olarak yâd edilir oldu. Çünkü Allah’ın rahmeti oraya yağmur gibi yağıyor­du. Kısa zaman içinde bu şehirde oturup da iman etmeyen aile hemen hemen kalma­mıştı. İşte, ailece Peygamberimizin nurlu halkasına giren bahti­yarlardan birisi de Hz. Evs’in (r.a.) ailesiydi. Peygamberimiz, Hicret’ten sonra …

Devamı

Sümâme bin Üsal (r.a.)

Hicret’ten sonraki yıllardaydı… İman ve küfür mücadelesi bütün hızıyla devam edi­yor, İslam güneşi gittikçe daha fazla insanı hidayet nuruyla aydınlatıyordu. Yüce Peygamber (a.s.m.) çevre kabilelere elçiler gönderiyor, onları İslamiyet’e davet ediyordu. Onlardan gelen elçileri kabul ediyor, ikramlarda bulunuyor­du. Bir gün Sümâme bin Üsal da Re­sû­lul­lah’ın ziyaretine geldi. Sümâme, Basra Körfezi …

Devamı

Süheyl bin Amr (r.a.)

Bedir Muharebesi’nde Müslümanlar, kendilerinden sayıca ve kuvvetçe üç misli çok olan müşriklere karşı mücadele etmiş ve zafere ulaşmıştı. Müşriklerin ileri gelenlerinin de dâhil olduğu çok sayıda ölünün yanında, düşmanlar birçok da esir bırakarak harp meydanını terk ediyorlardı. Bu esnada Sahabe’den Mâlik bin Duhşum (r.a.) birisini esir etmiş, Re­sû­lul­lah’ın (a.s.m.) huzuruna …

Devamı

Suheyb bin Sinan (r.a.)

İslam güneşinin ilk doğduğu yıllardı… Bu nur bazılarının gözünü kamaştırıyor, bazılarını da kendisine cezbediyordu. İslam nurunun etrafında hâlelenen yıldız­lar günden güne artıyordu, dünya ve ahiret bahtiyarlığına koşuyorlardı. İlk Müslümanların safına girecek olan Ammar bin Yâsir bir gün Erkam’ın evinin önünde Suheyb bin Sinan’ı gördü. “Burada ne arıyorsun, ey Suheyb?” dedi. …

Devamı

Sevbân (r.a.)

Peygamberimizin kölelikten efendiliğe yücelttiği, insanların en şereflileri ara­sına kattığı ve Ehl-i Beyt’inden saydığı bahtiyar zatlardan birisi de Hz. Sev­bân’dır (r.a.). Hz. Sevbân aslen Yemenliydi. Esir olarak satılıyordu. Peygamberimiz esaret parasını vererek onu hürriyetine kavuşturdu, sonra da serbest bıraktı. Fakat Hz. Sevbân, engin şefkat deryası olan Resûl-i Ekrem’e (a.s.m.) bir anda …

Devamı