Anasayfa / yhybzkrt (sayfa 4)

yhybzkrt

Ümmü Haram (r.anha)

“Kıbrıs’ın manevi bekçisi” olarak bildiğimiz “Hala Sultan”ın asıl adı “Ümmü Haram”dır (r.anha). Re­sû­lul­lah’ın müjdesine mazhar olabilmek için yaşlı hâlinde Me­di­ne’den kalkıp Kıbrıs’a kadar gelen ve orada şehit olan bu büyük İslam mücahidesi, meşhur sahabi Enes bin Mâlik’in (r.a.) teyzesidir. Yine büyük sahabi Haram bin Mil­han’ın (r.a.) kız kardeşi, Peygamberimizin de …

Devamı

Ümmü Gülsüm (r.anha)

Ümmü Gülsüm (r.anha), Peygamberimizin azılı düşmanı Ukbe bin Ebî Muayt’ın kı­zıydı. Hz. Osman’ın “anne bir” kız kardeşiydi. Mekke’deyken Müslüman ol­muş ve Pey­gamberimize biat etmişti. Ümmü Gülsüm’ün (r.anha) annesi, Ervâ bint-i Kureyz’di. O da İslamiyet’in ilk yıl­la­rında Müslüman olma saadetini kazanmıştı. Ervâ’nın (r.anha) annesi Beyzâ, Pey­gam­be­ri­mizin halası oluyordu. Hz. Ümmü Gülsüm, …

Devamı

Ümmü Eymen (r.anha)

Peygamberimiz (a.s.m.) doğmadan önce babasını, altı yaşında da annesini kay­betmişti. Hem yetim hem de öksüz olarak büyüdü. Fakat birçok kadın, bir anne şefkatiyle o Yüce Peygamber’i bağrına bastı. Ona annesizlik acısını hissettirme­mek için ellerinden gelen gayreti gösterdiler. İşte bu kadınlardan birisi de Ümmü Eymen’di (r.anha). Peygamberimizin Ehl-i Beyt’ten saydığı ve …

Devamı

Temâdur bint-i Amr [Hansâ] (r.anha)

Peygamberimizi görmek ve sohbetinde bulunmakla şereflenen Hz. Hansâ, ser­vet gibi, evladın da insanın yanında Allah’ın bir emaneti olduğunun şuurundaydı. İcap ettiğinde o emaneti hakiki sahibine vermek gerektiğine inanıyordu. Dört oğlunu hep bu düşünceyle büyütmüştü. Artık gözü gibi baktığı, büyüttüğü ciğerpareleri Allah yolunda cihat edebilecek yaşa gelmişlerdi. Bu arada İslam mücahitleri …

Devamı

Sümeyye (r.anha)

Hz. Sümeyye, İslam tarihinde Allah yolunda canını feda ederek şehit olan ka­dın­la­rın ilkidir. O, hem şehadet mertebesini kazandı, hem de bu kervanın ilki ol­ma bahtiyarlığına erdi. Sümeyye (r.anha), Ebû Huzeyfe’nin cariyesiydi. Ebû Huzeyfe onu, Yemen’den gelen ve kendisine sığınan Yâsir ile evlendirmişti. İşte büyük sahabi Ammar bin Yâsir (r.a.) bu …

Devamı

Sümeyrâ bint-i Kays (r.anha)

Uhud Savaşı’nda Müslümanların mağlubiyeti ve “Re­sû­lul­lah’ın şehit edildiği” ha­beri Medine’ye ulaştığında, cepheye giden kadınlardan biri de Sümeyrâ bint-i Kays idi (r.anha). Uhud Savaşı’na Hz. Sümeyrâ’nın babası, kocası, kardeşi ve oğlu da katılmıştı. Fakat o bunlardan ziyade Re­sû­lul­lah’ı merak ediyordu. Uhud’a vardığında baba­sının, kar­deşinin, kocasının ve oğlunun paramparça olmuş cesetleriyle karşı­laştı. …

Devamı

Safiyye bint-i Abdülmuttâlib (r.anha)

Asr-ı Saadet’te İslam meşalesini elden düşürmeyen, İslamiyet’in gönülleri fet­het­mesi için canlarıyla mallarıyla mücadele eden, bu hususta beylerinden ço­cuklarından geri kalmayan hanımlar da vardı. İşte, dünya durdukça kalplerde gönüllerde yaşayacak bu sahabilerden birisi de, Peygamberimizin halası Hz. Safiyye idi (r.anha). Hz. Safiyye, yeğenini küçük yaşından beri bir anne şefkatiyle bağrına bas­mış, …

Devamı

Hind bint-i Utbe (r.anha)

İslam ordusu Mekke’yi fethetmiş, küçük gruplar hâlinde devam eden sokak ça­tış­maları sona ermiş ve Kâbe putlardan temizlenmişti. Re­sû­lul­lah’ın engin şef­kati ve mü­samahası yine kendini göstermiş, kılıçlarını terk edip Kâbe’ye sığı­nanlara eman veril­mişti. İslam ordusunun haşmeti ve Re­sû­lul­lah’ın müsamahası karşısında kalplerinin katılıkları erimiş, hakkı görmüş olan birçok kimse, hattâ müşriklerin ileri …

Devamı

Hamne bint-i Cahş (r.anha)

Hz. Hamne, Peygamberimizin halası Ümeyme bint-i Abdülmuttâlib’in kızıy­dı. Aynı zamanda müminlerin annelerinden Zeyneb bint-i Cahş’ın (r.anha) kardeşi olduğundan Re­sû­lul­lah’ın baldızı olma şerefini kazanmıştı. İslamiyet’in ilk yıllarında Müslüman olmuştu. Peygamberimize bütün kalbiyle bağlıydı. Bü­yük sahabilerden Mus’ab bin Ümeyir (r.a.) ile evliydi. Aile hayatlarında İslam prensipleri hâkimdi. Birlikte mesut bir hayat yaşıyorlardı. …

Devamı

Halime (r.anha)

Mekke’nin havası yeni doğan çocuklara yaramıyordu. Sıhhatli ve gürbüz büyü­melerine mâniydi. Bu sebeple çocuklarının sıhhatli yetişmesini isteyen bazı ai­leler onları çölde yaşayan sütanneye veriyorlardı. Çünkü hem çölün havası gü­zel, suyu temiz ve tatlı idi, hem de orada yetişen çocuklar Arapça’yı daha düzgün bir şekilde konuşuyordu. Sütanne olacak kadınlar yılda iki …

Devamı